Dizilerin sevdiğine 'kavuşamayan' kadını gerçek hayatta 'şanslı'
Ezel'in belki de tek masum karakteriydi Sedef Avcı. 'Bahar' rolü onun için biçilmiş kaftandı adeta. Oyuncu, geçen sezon başladığı 'Mazi Kalbimde Yaradır' dizisinde de tıpkı Ezel'de olduğu gibi bir türlü sevdiğine ulaş**ıyor. Tesellisi büyük, gerçek hayatta sevdiği adam yanı başında duruyor...
'Mazi Kalbimde Yaradır' dizisinin eski Türk filmleri tadında bir hikayesi var. . Kavuşulamayan, karşılıksız aşklar ve entrikalar... Sedef Avcı da bu dizinin sevdiğine bir türlü kavuşamayan Müjgan karakterini oynuyor. Klasik sorudur; 'Kavuşamayınca mı aşk gerçek aşk olur?' Biz de soruyoruz. Sedef Avcı da cevaplıyor: 'åşık olma hali bir süreç. Aşk bu duyguyla karşılaştığın ilk anda başlıyor ve bir süre devam ediyor. İlla ki kavuşulmayınca aşk oluyor diye düşünmüyorum. Sadece bu aşık olma durumu sürekli devam ediyor. Bu da güzel ve duyguları hep dinç tutuyor.'
- 'Mazi Kalbimde Yaradır' diziniz 70'li yıllarda geçiyor. Zaman makinesi olsa o yıllara gitmek ister miydiniz?
İsterdim zaten oynarken de öyle çok keyif alıyorum ki. O dönemin koşullarını çok iyi bilemiyoruz elbette zorlukları vardı ama insan ilişkileri daha sıcaktı herhalde. Günümüzde teknolojinin de gelişmesiyle insan ilişkileri zayıfladı. O yıllarda arkadaşlık ve aşk ilişkileri daha saf ve daha özel yaşanıyormuş.
- Şimdi nasıl yaşanıyor aşklar?
Günümüzde menfaat ilişkileri ve kişinin öncelikleri daha ağır basıyor. Şimdi insanlar doyumsuz, daha zor beğeniyor. Çünkü yerine koyabilecekleri seçenekler çoğaldı. Çevreme baktığımda evli insan sayısını geçtim, doğru düzgün ilişki sürdürebilen bile yok. En büyük etken teknolojinin gelişmesi, bu da insan ilişkilerini soğutuyor. Ama o dönem ilişkileri daha gerçekmiş. O zamanlar yaşanan aşklar bana daha çok hitap ediyor.
- Bir de o dönemler biriyle tanışılır, sevgili olunur ve o ilk kişiyle de evlenilirdi. Size göre de insan ilk birlikte olduğu kişiyle mi evlenmeli?
Böyle düşünmüyorum. O dönemlerde bir erkekle buluşmak, bir yere gitmek çok kolay değilmiş. Şimdi ortaokulda flört edenler de var. Bu yaşlarda aşık olduğun biriyle de evlenirsen ne kadar uygun olur bilemiyorum. Zor gibi görünüyor. Karakterin oturduğu yaşlarda evlilik yapılması bence daha uygun.
Biz denk geldik
- Siz kaç yaşında evlendiniz?
Ben de yirmi üç yaşında evlendim. Neyin ne zaman karşınıza çıkacağını bilemezsiniz. 'Erken yaşta evlenmem' derdim ama gerçekten mutlu olduğunuz ve inandığınız biriyle karşılaşınca da tarihi belirleyemiyorsunuz.
- Sizinki de gençlik aşkı olmuş...
Ben şanslı olanlardanım. Biz denk geldik. Artık ilişkiler kolay kurulmuyor. Böyle bir dönemde, hem de o yaşta böylesi bir ilişkiyi yakalayıp bunun da hala doğru olduğunu görmek büyük bir şans bence.
- Eski bir röportajınızda eşinizle ilk karşılaştığınız anda kıvılcımlar çaktığını söylemişsiniz, hala o kıvılcımlar çakıyor mu?
Ben mi demişim? (Gülüyor)... Herhalde biraz süslemişler. On senedir beraberiz ve her geçirdiğimiz yılın farklı tatları var tabii. İlk görüşteki hissiniz, o büyülü duygu devam etmiyor ama ilişkinin daha güzel halini yaşıyorsunuz.
- Peki, ne olursa kadın-erkek ilişkisi kardeş ilişkisine döner?
Bilmem. Hiç yaşamadım ki böyle bir şeyi. Zaten yaşamayı istemem.
- 30'lu yaşlarınızı nasıl hayal ediyorsunuz?
Hayal etmemeye çalışıyorum. (Gülüyor)... Yirmi dokuz yaşıma girdiğim gün yirmilerimin sonuna geldim diye mutsuzluğa kapılmıştım. Büyümeyi seven biri değilim. Büyüyünce, ne bileyim... Küçük kalmak daha güzel... Ruhum hala çocuk. Hem büyümüşüm gibi hissetmiyorum. Belki de o yüzden çocuk sahibi olmak için bekliyorum.
- Nasıl bir ailede büyüdünüz?
Babam iç mimar ki ben de mimar olmayı istiyordum. Ancak fizik okumak istemediğim için vazgeçtim, çalışma ekonomisi okudum. Ondan da vazgeçtim çünkü mutlu olacağım bir şey yapmak istedim. Annem de uzun süredir mağaza müdürlüğü yapıyor. Ailece çalışmayı seviyoruz anlayacağınız.
- Tek çocuk olmak iyi bir şey mi?
Küçükken kardeşim olmasını hiç istemezdim. Şimdi arkadaşlarımın kardeşleriyle ilişkisini görünce keşke benim de kardeşim olsaymış diyorum.
- Evin tek prensesi mi olmak istiyordunuz?
Böyle düşünmezdim. Ama kardeş ilişkisi de başka bir şeymiş. Allah'a şükür kardeş gibi hissettiğim arkadaşlarım var.
- Siz birlikte bir şeyler yapmaktan keyif alan bir aile misiniz?
Önceden anneme daha yakın oturuyordum, hafta sonu gezerdik, alışveriş yapardık ve kahve içip sohbet ederdik. Babamla da pazar günleri balık yemeye giderdik.
Kayınvalidemle arkadaş gibiyiz
- Babanız size düşkün müdür?
Babam düşkündür ama çok da bu duygusunu belli etmez. Tek çocuk olunca üzerinize daha fazla titriyorlar.
- Kızına düşkün babalardan kız istemek de zordur. Eşiniz kendini beğendirmek için uğraşmış mıydı?
Kıvanç çok uyumlu biridir. Onu çok severler. Hatta son zamanlarda benden çok onu tutuyorlar. Ben biraz daha ketumum. Ailemizde zaten damat, gelin, kayınvalide ilişkisi yok. Babam da kendine 'ağabey' dedirtir.
- Kayınvalidenizle aranız nasıl?
Bu konuda da çok şanslıyım, arkadaş gibiyizdir.
- Hiç mi bir sürtüşme olmaz?
Kayınvalidem çok tatlıdır. Bir sürü arkadaşımdan daha yakındır. Çok şeker, kafa dengi, matraktır. Klasik kayınvalide kavramına da hiç uymaz.
Kavuşulmayınca mı aşk olur?
- 70'li yıllarda geçen 'Mazi Kalbimde Yaradır' adlı diziniz önümüzdeki günlerde başlayacak. Bu sezonda neler olacak?
İlk sezonda sevenler kavuş**ıyor gibi bir durumuz vardı. O yine devam edecek. Biliyorsunuz Nalan karakteri Ferit'e aşık, Ferit'le Selim benim oynadığım karakter olan Müjgan'a aşık. Müjgan da Ferit'e aşıktı. Bu sezon hikayemize yeni karakterler girecek. Bakalım durumlar nasıl karışacak.
- Aşk kavuşulmadığı zaman mı gerçek aşk olur?
åşık olma hali bir süreç ve sonraki evresinde de sevgiye dönüşen bir duygu. Aşk bu duyguyla karşılaştığın ilk anda başlıyor ve bir süre devam ediyor. İlla ki kavuşulmayınca aşk oluyor diye düşünmüyorum. Sadece bu aşık olma durumu daha uzun sürüyor. Bu da güzel ve duyguları hep dinç tutuyor.